Libya Ankara Büyükelçisi Mustafa El Gelaib ile 14 Şubat tarihinde yaptığımız özel röportajı ilginize sunuyoruz.

Röportaj: Arslan Kaya

Mustada El Gelaib Kimdir?

Mustafa El Gelaib 1967 yılında Misurata’da doğdu. 1989 Yılında Bingazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun oldu. Daha sonra Yüksek Yargı Enstitüsünde eğitimini tamamladı. İş kariyerinde mesleki ve bilimsel katılımlarından dolayı teşekkürname ve takdirname gibi birçok ödül kazanan El- Gelaib, Devlet Davaları İdaresinde Avukatlık, Yargıçlık, 2011 Misurata Yerel Meclis Üyeliği, 2012 Ulusal Geçiş Konsey Üyeliği, Adalet Bakanlığı ve Yargıtay Başsavcılığı görevlerini yürütmüş ve 13 Eylül 2021 tarihinde Libya Ankara Büyükelçisi olarak atanmıştır.

Sayın Büyükelçi öncellikle nazik kabulleriniz için teşekkür ederim.

Libya Devleti ve halkı kültürel ve tarihi bağlarımız dolayısıyla Türkiye için her zaman büyük önem teşkil etmiştir. Dolayısıyla Türkiye kamuoyunda Libya’daki gelişmeleri büyük bir ilgi ile takip edilmektedir. Libya’nın refahı ve huzurunu bizler oldukça önemsemekteyiz.

Bu doğrultuda 24 Aralık’ta yapılması planlanan fakat ertelenen seçimler ile başlamak istiyorum. Seçimler için süreç nasıl ilerliyor ve taraflar arasındaki barış sürecini muhafaza etmek için ne tür önlemler alındı?

Öncelikle seçimin yapılabilmesi için uygun şartların oluşması gerekiyor. Açıkçası seçim yasasında önemli sorunlar mevcut ve bu sorunların giderilmesi için çalışmalar yapılmakta. Mevcut sorunların çözülerek seçim sonuçlarının tüm taraflarca kabul görmesini istiyoruz. Şu an puslu ve belirsiz bir ortam mevcut. Biz ise Anayasal hukuka dayalı bir ülkenin oluşacağını umuyoruz. Seçimler ülkemizdeki köklü sorunları çözecektir. Seçim sürecinde şeffaflığı sağlayacak ve bu süreçteki müdahaleleri engelleyecek komisyonlar kurulacak. Böylece tüm tarafların razı olacağı bir ortamın oluşacağını düşünüyoruz. Şu anda askeri çatışmalar siyasi çatışmalara dönüşmüş durumda. Biz Libya’da hükümetin seçim ile belirlenmesini ve ordunun ise tek bir çatı altında toplanmasını istiyoruz.  

 

“Libya Aşiret Ülkesi Olmaktan Çıktı ve Ulus Devlet Haline Geldi”

 

Bizler de seçimlerin en sağlıklı şekilde sonuçlanmasını umuyoruz. Bu doğrultuda Anayasal Hukuka dayalı bir devlet olma hususunda halihazırda devam eden Anayasa yazım çalışmaları hakkında bizleri bilgilendirebilir misiniz? 

2012 yılında Ulusal Mutabakat Hükümeti tarafından oluşturulmuş bir Anayasa yazım heyeti mevcut. 60 kişiden oluşan bu heyet Libya’nın her bölgesini temsil ediyor. Libya aşiret ülkesi olmaktan çıktı ve ulus devlet haline geldi. Anayasa yazımı süreci böylece başladı ve 60 kişilik heyet adil ve şeffaf bir şekilde seçildi. Heyetin ortaya koyduğu çalışmalar parlamentoda değerlendirilerek görülen eksiklikler ve hatalar düzeltildi. Elbette ki hatalar olacaktır, Kur’an gibi hatadan münezzeh değildir. Özellikle siyasi krizlerden dolayı bazı ihtilaflar mevcut. Umuyoruz, bu ihtilaflarda çözüme kavuşacaktır. Belirtmekte yarar var, halk kesinlikle seçimi istiyor.

Sayın El-Gelaib, yakın zamanda Libya halkının önüne öncelikle hangi seçim gelecek? Anayasa referandumu mu yoksa hükümet seçimleri mi?

Kişisel kanaatim ilk etapta Anayasa referandumunun yapılması gerektiği yönünde. Hükümet seçimleri ise sonrasında olmalıdır. Böylece daha kapsayıcı ve şeffaf bir seçim sonucuna ulaşacağımızı düşünüyorum.

 

“Münhasır Ekonomik Bölge Anlaşması Tarihsel ve Kültürel Bağların Etkisiyle Hazırlandı”

 

Türkiye ve Libya arasında 2019 yılında imzalanan Münhasır Ekonomik Bölge anlaşması çerçevesinde iki ülke Akdeniz’deki doğal haklarını muhafaza etmiştir. Ancak gerek bazı batılı devletler gerek ise bölge ülkeleri tarafından ilgili anlaşmaya dair muhtelif tartışmalar yaratıldı. Sizin bu husustaki düşünceleriniz nelerdir? Mevcut anlaşma nasıl geliştirilebilir? 

Mevcut Münhasır Ekonomik Bölge anlaşması ve benzeri iş birliklerinin elbette tarihsel bir arka planı var. Libya ve Türkiye ilişkileri 500 yılı aşkın bir süredir ileri seviyelerdedir. Ülkelerimiz arasındaki ilişkilerin derinliğini ve gücünü anlatmak için uzun bir zaman gerekiyor. Ancak şunu söyleyebilirim, bu güçlü ilişkiler kriz anlarında da kendini daha net bir şekilde belli etmektedir. Özellikle de bölgenin sorunlarına karşı Türkiye birçok defa Libya’nın yanında yer aldı.  Bugünde Türkiye, Libya’nın yanında yer alıyor. Özellikle de donanmasıyla. Elbette, bu durumun tarihsel bir arka planı var. Örneğin Kaddafi döneminde de ilişkiler çok iyiydi.

Bölgede, Fransa tarafından kasıtlı olarak oluşturulmaya çalışılan algılar nedeniyle, Osmanlı sömürgeci olarak biliniyor ancak Libya’da asla böyle bir kanaat oluşmadı. Libya halkı Osmanlıyı hiçbir zaman sömürgeci olarak görmedi. Nitekim öyle de değildi.

Münhasır Ekonomik Bölge anlaşması da bu tarihsel ve kültürel bağların etkisiyle hazırlandı. Anlaşmanın geçerliliği ile ilgili olarak yaratılan algılara ise anlamsızdır. Ulusal Mutabakat Hükümeti, BM tarafından tanınan bir hükümettir. Sonuç olarak da iki hükümet arasında yapılan bu anlaşma geçerlidir ve uluslararası kabul görmektedir. Önünde hiçbir engel yoktur. Nitekim bu anlaşma yeni bir anlaşmada değildir.

 

Sayın Büyükelçi Türkiye ve Libya hem diplomatik hem de ticari anlamda önemli atılımlar gerçekleştirmekte. Türk iş insanları da Libya’da büyük yatırımlar yapmak istiyor. İki ülke arasındaki ticaret hacminin büyümesi konusunda nasıl bir yol izlenmeli?

Türkiye ve Libya arasında dış politika, ekonomi ve stratejik konularda bir uyum söz konusu. Biz her zaman Türkiye halkını dost ve kardeş olarak görüyoruz. Türkiye’den özellikle inşaat ve imarla alakalı yatırımlar söz konusu. Sadece bunlarla kalmayıp teknolojik atılımlar ve eğitim alanlarında da Libya’da yatırım yapılmasını umuyoruz. Yatırımların karşılıklı olarak yapılmasını ve hacminin genişletilmesi için gayretlerimiz devam ediyor.

Malumunuz, Libya’da enerji kaynakları yönetimindeki eksiklikler çok büyük sorunlara sebep oldu. Bu doğrultuda enerji piyasası ve alt yapısı hakkındaki düşüncelerinizi alabilir miyiz?

Bu soru geniş bir alanı kapsıyor ve bu alanda hukuki ve teknik anlamda çalışan kurumlar mevcut. Petrol hususu istenilen düzeyde olmasa da daha makul bir konuma ulaştı. Elektrik için ise durum daha sancılı. Elektrik direklerinin az olması ve çöl bölgelerindeki direklerin tahribe açık olması süreci zorlaştırıyor. Üstelik bu gibi alanların denetimi oldukça zor. Ülkemizde bulunan üç büyük trafo tam kapasite bir şekilde devreye girince sorunlar büyük oranda çözülecektir. Bu gelişmeler sanayi çalışmaları için de çok elzem ve gereklidir.

 

“Libya Terörün Kurbanıdır”

 

Sayın Büyükelçi son olarak Libya’nın bölgesel ve uluslararası platformlar bağlamında görüşlerini merak ediyoruz. Neler söyleyebilirsiniz?

Elbette bölgemizde barışın ve huzurun olmasını istiyoruz. Bu doğrultuda Libya’nın terör ve savaşlar ile anılmasını istemiyoruz. Libya terörün kurbanıdır.  Libya halkı genel ekseriyetiyle Sünni ve ılımlı bir millettir. Bölgemiz için çok büyük öneme sahip bir ülke olarak birçok zenginliğimiz var. Ne yazık ki bunlar siyasi sorunların gölgesinde kalıyor. Biz istikrarlı bir devlet olmak istiyoruz. Terörle büyük bir mücadele veriyoruz. DAEŞ’e karşı savaştık ve çok ciddi can kayıpları yaşadık. Tüm bu sorunlar ülkemize yabancı unsurlar tarafından ithal edilmiştir. Biz terörle mücadele devam edeceğiz. Egemenliğimizin daha da güçlenmesi ile birlikte sorunların çözüme kavuşacağını ifade edebilirim. Aslında kaynaklarımızı doğru kullanabilirsek ülkemizdeki göç sorununu da çözeceğimiz aşikardır.

Daha önce belirttiğim gibi bölgemizde, Akdeniz havzasında barışın ve huzurun tesis edilmesini istiyoruz. Devrimimiz de bu doğrultuda oldu. Maalesef insan hakları ve demokratikleşme hususlarında birtakım eksikliklerimiz mevcut. Bu zafiyetleri iyileştirme devam ediyoruz.

Sayın Büyükelçim bize vakit ayırarak gösterdiğiniz ilgi ve içtenliğinizden ötürü çok teşekkür ediyoruz. İfade etmek istediğiniz son bir sözünüz var mı?

Barışın ve düzenin tesis edilmesi için tüm bağımsız halkların bizim yanımızda ve destekçimiz olmasını umuyoruz. Akdeniz havzasında barışın ve huzurun anahtarı Libya’dır.