Özbekistan Ankara Büyükelçisi Alişer Agzamhocayev, “Özbekistan -Türkiye Diplomatik İlişkilerinin 30. Yılı: Ebedi Dostluk ve Stratejik Ortaklık” konferansında SDE Akademi, Uluslararası Diplomasi Okulu öğrencileriyle görüşlerini paylaştı.
Büyükelçi Alişer Agzamhocayev, Özbekistan Cumhurbaşkanı Şevket Mirziyoyev’in kendisini hem politikacı hem iş adamı olduğu için Türkiye’ye Büyükelçi olarak gönderdiğini anlattı.
İki ülkenin siyasi iradelerinin farklı düşünmediğini söyleyen Özbekistan Büyükelçisi, sıcak ilişkilerden, 2021 ekonomi göstergelerinden söz etti.
Ve diplomasi… Özbekistan Büyükelçisi, günümüzde diplomasinin 3 alanının önemli yer tuttuğunu söyledi. Bunlar; Ekonomi Diplomasisi, Dijital Diplomasi ve Sağlık Diplomasisi…
“Diplomat olmak için iyi dinlemek, iyi konuşabilmek, işittiğini yazman önemliydi eskiden. Tabi bu da önemli ancak modern diplomaside artık farklı beklentiler mevcut. Cumhurbaşkanımız der ki “Geçici olarak analiz, bilgi istemiyorum. Bana ekonomi diplomasisi lazım. Türkiye’ye gideceksiniz, iş adamlarını Özbekistan’a çekip getireceksiniz… Pandemi ortaya çıkmasaydı Türkiye’nin tüm illerini ziyaret etmiş olurduk. Pandemiden dolayı 50 ilde çalışmalarımızı yürüttük. Çevrimiçi toplantılar da yaptık. 2021 yılında Özbekistan’da 400 Türk şirketi kuruldu. Özbekistan’daki toplam Türk şirketi ise 2 bin.”
Dijital diplomasinin artık çağımızda çok önemli bir yer tuttuğunu söyleyen Büyükelçi, “Çünkü hâlihazırda Büyükelçinin vereceği bilgidense çevrimiçi ortamın geliştiği bir dönemde istenen bilgiye daha çabuk ulaşılır zaten.” dedi.
Ve Sağlık Diplomasisi… Pandemi olunca bu alanın da çok önemli olduğu anlaşıldı.
“Pandemi olunca anladık ki elçilikte tıp alanında sağlıkçı bir diplomatımız olmalıymış. Sağlık ateşesi olmasının önemi böylelikle ortaya çıktı.”
Özbekistan Ankara Büyükelçisi kurulan Türk Devletleri Teşkilatı’nı ise şu sözlerle değerlendirdi:
“Çok memnunuz bu gelişmelerden. İyi anlayabilmek lazım bu gelişmeleri. Bir kez daha söylüyorum. 1920’li yıllarda Özbekistan, Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan olarak yeni devletler ortaya çıktı. Öyle bir paradoks ki bu. Stalin bir ay Taşkent’i Özbekistan’a mı vereyim başkent olarak Kazakistan’a mı diye düşünmüş. Yani bölünmüşlük algısı da yoktu orada. Sen Kazak, ben Özbek diye bir şey yoktu. Herkes kendini Türkistanlı olarak görüyordu. Eğer Taşkent, Kazakistan’ın başkenti olarak seçilseydi ben o zaman Kazakistan’ın Büyükelçisi olabilirdim… Dolayısıyla arşivlerde oturmak ve tarihimizi derinlemesine incelememiz gerekiyor. Afganistan’ın güneyinde Özbekler var,Tacikistan’da da Özbekler var, Özbekistan’da (Semerkand ve Buhara’da) da Tacikler var, Kırgızistan’da yine Özbekler var, bizde de Kırgızlar var. Suni yapılar, sınırlar oluşturulmuş. Tarihi şimdi tekrar geçmişe döndürelim, sadece müttefiklik ilişkisi yakışır Orta Asya ülkelerine. Türk Devletleri Teşkilatı müttefikliğe en iyi örnek aslında. ”